Deniz Akkaya  deniz akkaya central   
N Style Yazısı: Sizce Ben Deli miyim?
Deniz Akkaya'nın, N Style dergisindeki kendi yazısı.
"Beceri ve yetenek eğitimin bir ürünü değildir. Bu yetenek kişide doğuştan vardır. Yani bu Tanrı'nın bir lütfudur."
Bu sözler, kesinlikle bir idol veya kahraman olarak benimsemediğim ama yaşam çizgisini tamamen kendi elleriyle değiştirmiş ve belki de dünyada sayılı dahiler arasına girmesi gerekirken sayılı azılı katiller arasında yerini almış Adolf Hitler'e ait.
Şu anda bulunduğum 'star' konumundan, çok seneler sonra terfi edeceğim 'dinozor' konumuna kadar eminim ki bir daha asla elime geçmeyecek olan bu fırsata, yani bu yazıya ancak böyle başlayabilirdim diye düşünüyorum.
Evet, belki de çok narsist bir giriş, ukala bir tavırla başlamış bir yazı gibi gözükse de burada okuyacaklarınız aslında kendinden emin, hayat çizgisine kendi elleriyle yön vermeye çalışan bir genç insanın 'iç döküş' mektubu olacak.
Peki, medyayı uzun süredir o veya bu sebeple meşgul eden, yalancı olduğu iddia edilen ama gene de kahkahalar saçarak etrafta umursamazca dolaşan bu deli kız kim?
Bu sorunun en doğru yanıtı, birinci ağızdan, yani benim kalemimden cevaplanacak.
Belki çok merak ediliyordur diye kısa bir özgeçmiş vereyim: Efendim, 1977 yılının Ağustos ayında İstanbul'da doğmuşum. İlkokulda iki, lise döneminde üç okul değiştirerek üniversite hayatına başladım. Tabii bu arada hiç ama hiç aklımda yokken, durup dururken 'anlamsız' bir istekle Elite Model Look yarışmasına katılma kararı aldım.
Hayatımda 'anlık' verdiğim kararların ne ilki ne de sonuncusuydu bu. Bu yarışmanın bana kazandırdığı tek şey, Uğurkan Erez'in "Senden manken olmaz" sözüne karşılık vermem gerektiğini düşünerek edindiğim disiplin ve ciddiyetti.
Bu yarışma kampı süresince 'isteksiz' tavrım, belki de mankenliğin bu kadar ciddi, hatta bazı dönemlerde sıkıcı bir ciddiyetle yapılması gerektiğini bilmemden kaynaklanıyordu. Neyse bu sıkıcı ayrıntılarla vakit kaybetmeyelim, bir sene sonra Uğurkan'a inat Best Model yarışmasına katıldım ve Türkiye'nin en iyi mankeni seçildim.
Hayatımda kazandığım hiçbir şey için ısrarcı olmadım, yıldızı yüksek bir insan olmam bunu gereksiz kılıyordu.
Türkiye'nin en iyi firmalarının defile ve çekimlerinde bulunmam, bu yarışma öncesinde başlamış bir süreçti. Yıldırım Mayruk defilesine son 10 senedir kadrolu katılan (3 isim sonrasında) tek manken olmama iş disiplinim ve işime verdiğim önemden başka sebep olamazdı. Herkesin merak ettiği, siyasi gazetelere bile birinci sayfadan giren hayatımın diğer kısmı bile aslında bu iş aşkımın herşeyin önüne geçmesiyle başlar. Türkiye'de ilk defa o denli iddialı çekilmiş fotoğraflarla bir magazin dergisine kapak olmam herşeyin akışını değiştirdi.
Tamamen portföyünde muhteşem dia'lara sahip olma isteğiyle yanıp tutuşan bir mankenin 'bilinçsizce' açtığı bir kapıdır aslında bu fotoğraflar. Arkasından 'benim rızam dışında' Max dergisine verilen fotoğraflarım bu sürece hız kattı. Bu olaylarda belki de en şanslı olduğum nokta, çektirdiğim milyonlarca fotoğrafım gibi bu fotoğraflarda da göze çarpan o 'soğuk ve hüzünlü' ifadenin erotizmi öldürmesiydi. Zamanla yaptığım herşey daha dikkat çeker oldu, tabii ki aşklarım da...
Hayatta her istediği şeyi kısa zamanda fazlasıyla elde eden asi bir genç kızın, her zaman tek eksiği 'aşk'tır. Çünkü aşkı bulmak ve ona sahip çıkmak benim gibi işi için herşeyi feda etmiş bir insana zor gelen bir sorumluluktur.
Madde madde sıralamak gerekirse, medyada bu kadar merak uyandıran ilk önemli ilişkim aslında bir 'iş' ilişkisiydi. Bu ilişkiyi bu kadar medyatik kılan ise kahramanların 'aşırı' medyatik olmasıydı. Deniz Akkaya ve Mehmet Ali Erbil.
Kısa süreli bu çalışmada herkesin benle ilgili edindiği tek izlenim 'asi' bir insan olmamdı. Ama benim bu ilişkiden edindiğim 'gerçek' şuydu: Hiçbir şey kişiliğinden ödün vermeye değmez. Kariyer ve para kolay kazanılmaz ama bin türlü yol arasından mutlaka kişiye uyan bir yol vardır.
Türkiye'nin en iyi şovmeni ile çalışmak bana çok şey kazandırdı ama bu çalışmayı hızla bırakmak daha fazlasını getirdi, çünkü hayat kısaydı, hiçbir şey için canını sıkmaya değmezdi.
Bunun peşinden gelen ve en merak edilen konu ise 'işle' karışık değil, 'gerçek' bir aşk ilişkisiydi: Deniz Akkaya ve Okan Bayülgen.
Yedi ay süren bu ilişki hakkında yorum yapmamak ise yaşadığım ilişkiye verdiğim önem ve saygıdan kaynaklanıyor. Karşımda ses kayıt cihazı ile bu röportaj yapmak üzere görevlendirilmiş bir kişi olsaydı, eminim ki bu saygıyı bozmak adına milyonlarca 'ısrarcı' soruyla karşıma dikilecekti. Bu sorular olmaksızın en 'dürüst' cevabım ise şöyle: "Hayatta hiçbir şey dışarıdan gözüktüğü gibi değildir. Aşklar da öyle. Kişilerin, ilişkilerinde aldıkları ağır darbe ve yaraları sarmaları için sessiz kalma haklarına tecavüz edilmemelidir."
Üçüncü ve en önemli maddemiz var sırada: Erdal Acar. Onu anlatmak için çok ayrı bir süre, ayrı bir yazı dizisi lazım bana aslında. 23 senelik yaşantımda tanıdığım en renkli kişilik hakkında iki satır birşeyler yazmak ne kadar zormuş! Medyada çok farklı kulvarlarda birer 'star' olmanın cefasını birlikte farklı şekillerde çektik.
Her insanın içinde keşfedilmeyi bekleyen bir taraf olduğuna inanan bir kişiyimdir ben. Hayattan zevk almayı seviyorum, bu yüzden de hayatı kendime zehir etmiyorum. Hayat zaten Erdal gibi insanlarla zehir olmaz. Keşke onun gibi insanlar azınlıktan çoğunluğa terfi etseler de hayat daha yaşanır olsa!
Çok değil, birkaç sene içerisinde kazancımla elde edeceğim şu yat, kat mevzuları var ya, hiçbiri gerçek dostluktan daha değerli değil. Veya ahlak sorgulamalarına giren birtakım insanlara cevap verecek kadar ciddi mevzular da değil bunlar. Dedim ya, hayat benim, buna dahil olacak oyuncular da benim kontrolüm altında. Erdal'ın bu oyundaki konumu 'zor bulunur bir dost'tur ve her zaman öyle kalacaktır.
Yazımın bu satırlarına kadar gelmiş olan her aklı başında insanın iddia edilen şu 'borderline' hastalığım hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum. Sizce ben gerçekten deli miyim? Belki de... Peki ama bu kadar deli, bu kadar tutarsız vs. bir kişinin rating'i niçin bu kadar yüksek?
Hayaller gerçek olup da 'Being John Malkovich' filminin senaryosu hayata geçebilseydi, başlarına ağrılar girecek milyonlarca meraklının tek ortak çıkarımı şu olacaktı: "Hayat aslında ne kadar basit ve yalın! Ve ben onu yaşamaktan zevk alıyorum."

GEZİLESİ SİTELER
Çağla Şıkel   Deniz Akkaya   Duygu Dikmenoğlu   Ebru Şallı   Gamze Özçelik   Güzide Duran   Nez   Seçkin Piriler
Selin Toktay   Tuğçe Kazaz   Yasemin Kozanoğlu   Hot Güzeller   Astroloji Merkezi   Yıllık Falınız   Rüya Tabirleri
Burçlara Göre Güzellik   Büyüler ve Büyücülük   Alternatif Site   Astroloji Kulübü   Deprem Sitesi
Ask Ölçer   Tarot Sitesi   Astroloji ve Burçlar   Gizemli Site   İsminizin Anlamı   Yükselen Burçlar   Mesaj Panosu
Kadınlar ve Erkekler   Burcu Burcu Siirler   Siir ve Sevgi   Sinemaya Gidiyoruz   Karayip Korsanları

Ana Sayfa   Galeriler Girisi
Bu sitenin içerik ve web tasarimlari Zebra tarafindan gerçeklestirildi, 2007
Mail Us