Deniz Akkaya  deniz akkaya central   
Deniz Akkaya ile Neden Röportaj Yapılır?
Neden durup durup yeniden Deniz Akkaya ile röportaj yapılır? Neden ben de iki yıl sonra yeniden Deniz Akkaya ile röportaj yapıyorum? Kişi-konu kalmamış gibi.
Sebebi şu mu, bu kadar basit mi: O zamanlar henüz altın çağında bir mankendi, şimdi ise artık manken emeklisi bir oyuncu acemisi; bakalım ne değişmiş?
Peki, beni Deniz Akkaya ile yeniden röportaj yapmaya sevk eden onun, "Türk medya yaratıcılığının" sıfır noktasını temsil ediyor olması olamaz mı?
Yeniden ve yeniden, neredeyse noktasına, virgülüne dokunmadan yapılan aynı estetik ameliyat haberleri, her defile öncesinde onunla diğer mankenlerin giriştirildiği polemikler, topu topu bu kadarcık ama tekrar, tekrar Zenbudist bir medya pratiği...
Ama galiba Deniz Akkaya literatürü bundan daha fazla birşeye işaret ediyor. Suniliği, keyfiliği ve zorlama oluşuyla genel medya gündemimizin küçük bir modeli olan "Türkiye manken gündemi"nde Deniz Akkaya'nın tekrarlamaya, bir başka bedende yeniden üretmeye yönelik her çabanın sonucu komik bile olmayan bir parodi oluveriyor. Çağla Şıkel'den Şenay Akay'a hiçbir figürde ondaki samimiyet ve gerçeklik yakalanamıyor.
Tam da en fazla suni olduğu iddia edilen bir bedene, Deniz Akkaya'nın bedenine içre, içsel farklı bir şeyler olmalı. Sivri ya da çocuksu birşey ya da başkaldırıcı ya da sert birşey.
Herhalde bütün o estetik operasyonlardan sonra yine de ve güçlü bir vurguyla zarftaki mazrufa, formdaki içeriğe işaret ettiği için Deniz Akkaya ile hala bu kadar ilgiliyiz.
Deniz, birçok aydının rol alacağı "Perperik" adlı Kürtçe filmde oynamaya karar verdiniz. Bu kararı alırken yenmeniz gereken korkularınız, tereddütleriniz oldu mu?
"Perperik"te oynamak istiyorum çünkü senaryoyu çok beğendim. Ben birşey yapmak için birilerinin bana uygun gördüğü konseptte önerilerin, tekliflerin gelmesini bekleyemem. Ben yapacağım işlerde tatmin arıyorum. Bana ne yarar getireceğine değil, birşeyin içinde olmayı isteyip istemediğime bakıyorum. Ama elbette senaryoda değişmesi gereken bazı noktalar olduğu kanısındayım. Bu noktalar yüzünden aslında Kürt propagandası yapmayan bir film, sanki yapıyormuş gibi algılanabilir. Birkaç kelime aslında bunlar. Aynı noktalara ajansımın yöneticileri Abdullah Oğuz ve Feryal Pere de takıldılar. Yine de yönetmenin bileceği iş.
Ajansınız destekliyor mu projede olmanızı? Aksini de tavsiye edebilirlerdi. Kürt sorunu Türkiye'de hala el yakıyor.
En son kararı ben veririm. Bana çok tepki verenler, daha senaryoyu okumadan, bu konuda bilgi sahibi olmadan, "Hayır, yapma" diyenler oldu. Onların niçin böyle dediklerini düşündüm uzun uzun. "Acaba bir film çektim diye bütün hayatım etkilenir mi?" diye sordum kendime. Fikrine güvendiğim dostlarımı aradım. Size de sordum. En son merci olarak da Abdullah Oğuz'a gittim. Ondan da onay aldıktan sonra bir kez daha düşündüm ve kararımı verdim. Türkiye eğer demokrasinin yaşandığı bir ülkeyse ben de bu filmde oynayabilmeliyim ve bu film çekilmeli.
Siz zaten artık Kürt sorununun pek de yabancısı sayılmazsınız. Hatta Hakkariye'ye gidip Kürt kadınlarla bir gece geçirdiniz ve dönüşte sizin kategorinizden pek de beklenmeyen bir izlenim yazısı yazdınız. Bu aydınlanışınızda o dönemde beraber olduğunuz Yılmaz Erdoğan'ın etkisi olmuş muydu?
Geldiğim yer itibariyle bu çok acayip görünebilir ama ben de herkes kadar ilgilendim bu konuyla. En azından yaşadığım yer ne kadar güvenli ya da ne kadar tehlikeli topraklar üzerinde yaşıyorum, bunu bilmek için ilgilenmek zorundaydım. Ben öğrenmeyi çok seviyorum. Yaşayarak öğrenmeyi. Bana empoze edilen şeyleri doğru diye kabul etmiyorum. O yazdığım yazının bazı yerleri de maalesef kesildi. Ama bunu bana zarar gelmesin diye yaptılar. O yazıyı Yılmaz'ın yazıp yazmadığı bile konuşuldu sonradan. Bu konuda şunu söyleyebilirim. Ben istesem de Yılmaz böyle birşey yapmazdı.
Bu türden siyasi çıkışlarınız nedeniyle tepki aldınız mı?
Evet. Mesela Mehmet Barlas'la birlikte sunduğumuz televizyon programına Nurcan Akad konuk olmuştu. Ben de konuklarımıza ilişkin internetten bilgi topluyorum program öncesinde. Nurcan Akad için hep "Türkiye'nin ilk kadın gazete genel yayın yönetmeni" deniyor ya. Öyle değilmiş. Özgür Gündem gazetesinin yayın yönetmeni de kadınmış, Gurbetelli Ersöz. Kadını daha sonra şehit etmişler, bunu programda söyledim. Hatta "şehit" kelimesini de kullandım. Sonra Burhan Ayeri adında bir gazeteci, "Vay efendim, Özgür Gündem gazetesinin tirajı ne kadar, o gazete gazete bile sayılmaz, o kadın da genel yayın yönetmeni sayılmaz, Deniz Akkaya burnuna estetik yaptıracağına beynine estetik yaptırmalı" diye bir yazı yazdı. İşte biz bu kadar imajlara dayalı bir dünyada yaşıyoruz.
Bu merak, öğrenme hırsı, gazetecilik, televizyonculuk; bunlar sizin içinizden gelen bir itkiyle mi yaptığınız işlerdi, yoksa üzerinde düşünülmüş bir kariyer stratejisi mi?
Daha çok üzerinde düşünülerek karar verilmiş bir strateji. Çünkü mankenliğin çok uzun süre yapılamayacağını biliyordum ve hayatımı başka açılardan da zenginleştirmem gerekiyordu.
Bu girişimlerinizi başka mankenler de tekrarlamak istediler ama tutmadı. Neden?
Ama o zaman da hep kaybeden ben oluyorum. Ben mesai harcıyorum, kendimi yoruyorum, sonra birisi gelip benim yanıma konuluyor. Aynı büyüklükte resimle, benimle aynı kefeye konularak yazılmış bir resimaltıyla. Ben buna tahammül edemiyorum. Bu bir yol oldu diğer mankenler için.
Sizi acaba şu mu öfkelendiriyor: Siz birey olmak için riske giriyorsunuz ama medya sizi yine de "mankenler" diye tektipleşmiş bir güruhun bir parçası olarak tanımlıyor...
Mesela televizyon programını bıraktım diziye yoğunlaşmak için. Şimdi internette bir sitede oylama yapılıyor. Ben mi daha iyiymişim, benden sonra programa alınan Çağla Kubat mı? Her gün girip siteye bakıyorum. İnanamıyorum insanların bu konuda oy verdiklerine.
Az önce kendisinden bahsettik ya, ben Yılmaz Erdoğan'da şunu fark ettim, aslında kendisi de bunu ima etmişti bana bir keresinde: Başka kadınlar sizin yerinizi tutmuyor mu? Ayrıldığınız erkekler sizi unutamıyor mu?
Eğer Yılmaz böyle birşey söylediyse doğru söylemiştir. Hep şunu söylerlermiş beraber olup sonra medeni biçimde ayrıldığım erkekler, eğer birazcık dürüst olurlarsa; önce bir durup düşünürler, sonra şöyle derlermiş: "Evet, belki sinirleniyordu, belki kızdırıyordu ama öyle veya böyle hayatımızı dolduruyormuş, gittikten sonra anladık."
Magazinde de okuru, izleyiciyi sizin kadar meşgul edecek, sizin yerinizi tutabilecek bir manken bulunamadı. Sizce neden?
Çünkü beni yeterince, mantıklı olarak örnek almadı bu kızlar. Benim hep bir tarafımı örnek aldılar. Bazısı sadece agresif oldu, bazı gece çok dolaştı, bazı çok entel gözükmeye çalıştı. Bir insan birşey oluyorsa bütünüyle birşey oluyor.
Sizi farklılaştıran, genel manken tipolojisinden çıkaran en temel özelliğiniz neydi sizce?
Aslında babam devlet memuruydu, beni özel okullara gönderdiler, iyi bir çocukluğum oldu, hala da beni destekliyorlar ama ben hep mutsuz bir çocuk oldum. Hep ağlardım durup dururken. Hala da öyle. Yaşım büyüdü ama ben hala mutsuz bir çocuğum. Tatminsiz bir çocuğum. Mesela bu mankenlik işine çok isteyerek girdim. Ama bu da beni tatmin etmedi. Hep kendime "Bu kadar mıyım ben, bu kadarcık mıyım, bunu beceremeyecek miyim, dedikleri kadar salak mıyım?" diye sordum. Hala da soruyorum. Belki de bu yüzden.
Magazin programlarında, röportajlarda mankenleri aşağılamak, ti'ye almak usulden oldu. Bu mankenlerde bir komplekse, bir özgüven kaybına yol açıyor mu?
Herkesin hayatta yaptığı her hakarete karşılık olarak alacağı daha kötü bir hakaret bulunur. Ben maalesef ki bu tür programlara hiç çağrılmadım. Mesela Okan Bayülgen'in programına hiçbir zaman çağrılmadım. Şu an çağrılsam giderim. Neden çağrılmıyorum acaba? Boyun eğmediğim için mi söylenenlere? Hep bir cevabım olduğu için mi?
Şimdi bir dizi çekiyorsunuz. "Perperik" dışında bir de Atıf Yılmaz'ın bir filminde oynayacaksınız galiba. Nasıl gidiyor çalışmalar?
Dizi, "Şarkılar Seni Söyler". Abdullah Oğuz'un bir prodüksiyonu. İki ay okuma provası yaptıktan sonra çekimler başladı. O kadar çok çalıştım ki rolüme, ben şu anda Ayten karakterini kendimden daha iyi tanıyorum. Eylülde de Atıf Yılmaz'la "Eğreti Gelin"in çekimi başlayacak. Sonra "Perperik" projesinde rol alacağım. Deniz Türkali'den oyunculuk dersleri alıyorum. Çok disiplinli olduğum için çok memnun benden Deniz Türkali.
Söyleşi: Ahmet Tulgar

GEZİLESİ SİTELER
Çağla Şıkel   Deniz Akkaya   Duygu Dikmenoğlu   Ebru Şallı   Gamze Özçelik   Güzide Duran   Nez   Seçkin Piriler
Selin Toktay   Tuğçe Kazaz   Yasemin Kozanoğlu   Hot Güzeller   Astroloji Merkezi   Yıllık Falınız   Rüya Tabirleri
Burçlara Göre Güzellik   Büyüler ve Büyücülük   Alternatif Site   Astroloji Kulübü   Deprem Sitesi
Ask Ölçer   Tarot Sitesi   Astroloji ve Burçlar   Gizemli Site   İsminizin Anlamı   Yükselen Burçlar   Mesaj Panosu
Kadınlar ve Erkekler   Burcu Burcu Siirler   Siir ve Sevgi   Sinemaya Gidiyoruz   Karayip Korsanları

Ana Sayfa   Galeriler Girisi
Bu sitenin içerik ve web tasarimlari Zebra tarafindan gerçeklestirildi, 2007
Mail Us